Tükürük Bezi Baş-boyun bölgesinde sağ ve sol tarafta üçer tane olmak üzere toplam altı büyük ana tükürük bezi ve bunlara ilave olarak ağız içi mukozası ve tüm solunum sisteminde yerleşik yüzlerce küçük (mikroskobik) tükürük bezleri mevcuttur.
Ana tükürük bezleri:
- Kulak önü (parotis) tükürük bezi: Yanakta, kulak kepçesi önü ve kulak memesi altına yerleşiktir.
- Çene altı (submandibüler) tükürük bezi: Çene kemiğinin alt arka kısmında yer alır.
- Dil altı (sublingual) tükürük bezi: Çene kemiğinin arka ve dilin alt kısmında bulunur.
Bunların oluşturduğu tükürük salgısı sindirime yardımcı olur ve ağız ve diğer solunum yolları (boğaz, burun, gırtlak boşlukları) için gerekli ıslaklık ve nemi sağlar, ayrıca enfeksiyona yol açan mikroorganizmalara karşı bir savunma mekanizması oluşturur.
Tükürük bezi tümörlerinin %80’i kulak önü tükürük bezinden (parotis) kaynaklanır ve çoğunlukla da tek taraflı yavaş büyüyen kitleler şeklinde karşımıza çıkar. Yaklaşık %10’u çene altı tükürük bezinden, geri kalanı da dilaltı ve küçük tükürük bezlerinden kaynaklanır. Tükürük bezlerinde görülen bütün tümörlerin %80’i iyi huylu, %20’si ise kötü huylu tümörler olarak karşımıza çıkar.
En sık görülen iyi huylu tümör pleomorfik adenom ve ikinci sıklıkta görülen ise warthin tümörü olarak adlandırılmaktadır. Kötü huylu tümörlerin en sık görülenleri mukoepidermoid kanser, adenoid kistik kanser ve adenokanserdir.
Tükrük bezi tümörleri hangi şikayetlerle karşımıza çıkar?
İyi huylu (benign) tümörler yavaş büyüyen, çevre dokulara ve uzak organlara yayılım (metastaz) göstermeyen baş boyun bölgesi kitleleri olarak karşımıza çıkar. Büyüme aylar yıllar içinde olur ve ağrı yapmazlar. Kötü huylu (malign) tümörler ise daha hızlı büyürler, etraf dokulara yayılım (invazyon) gösterirler, bölgesel lenf bezlerine ve uzak organlara (akciğer, beyin vs) sıçrama (metastaz) ihtimalleri vardır. Ayrıca ağrı ve yüz felci oluşturabilirler. İyi huylu tümörlerin uzun yıllar vücutta kaldığı durumlarda bazen kötü huylu tümörlere dönüşüm de gözlenebilmektedir.
Tükürük bezi tümörleri nasıl teşhis edilir?
Hastanın boynundaki kitlenin yerleşim yeri, ne zaman fark edildiği, büyüme hızı ve ek şikayetleri (ağrı oluşumu, yüz felci gibi) hikayede sorgulanmalıdır. Muayenede kitlenin yerleşim yeri, boyutları, sertliği, büyüklüğü, yüz siniri fonksiyonları, tümör üzerindeki cildin durumu değerlendirilir. Radyolojik tetkiklerden Ultrason, MR ve Bilgisayarlı tomografi ile kitlenin doğası, derin yapılarla ilişkisi, büyüklüğü değerlendirilebilir. Kesin teşhis için kitleden ultrason eşliğinde ince iğne aspirasyon biyopsisi adı verilen bir girişim yapılır ve alınan örnekler histopatolojik incelemeye gönderilir. Bu işlem ile elde edilen patolojik sonuç kesin bir sonuç olmamakla beraber, gene de tedaviyi sürdürecek hekimi yönlendirmede önemli bilgiler vermektedir. İğne biyopsisi esnasında elde edilen teşhisin, ameliyatla çıkarılan kitlenin tamamının patolojik incelemesi sonrasında değişme ihtimali vardır ve bu son sonuç kesin teşhisi gösterir.
Tükürük bezi tümörlerinin tedavisi nasıl yapılır?
Bu tümörlerde esas tedavi kitlenin genel anestezi altında cerrahi ile çıkarılmasıdır. İyi huylu tümörlerde, tümörün cerrahi ile çıkarılması sonrası ek bir tedavi gereksinimi olmaz. Kulak önü iyi huylu tümörlerinde genelde tümör, tutulan bezin bir kısmıyla birlikte çıkarılır. Çene altı tükürük bezlerindeki tümörlerde ise tükürük bezinin tamamı çıkarılır.
Kötü huylu tümörlerde daha geniş cerrahi çıkarımlar gerekir. Genelde tükürük bezinin tamamı çıkarılmak zorundadır. Ameliyat sırasında yüz sinirinin tümör ile tutulmuş olduğu görülürse, yüz sinirinin etkilenen bölümünün de tükürük beziyle beraber çıkarılması gerekir. Bu durumda aynı seansta başka yerden alınan bir sinir parçasıyla sinir tamiri yapılabilir. Kötü huylu tümörlere bağlı olarak boyundaki lenf bezlerine de tümör yayılımı olması durumunda ameliyata “boyun diseksiyonu” dediğimiz işlem de ilave edilerek boyundaki lenf bezleri çıkarılır. Bazı kanser türlerinde ameliyat sonrası radyoterapi (ışın tedavisi) ve/veya kemoterapi, tedavi aşamalarına eklenebilir. Cilt tutulumu olması durumunda ise bazı rekonstrüksiyon (yeniden yapılandırma) teknikleri ile açık kalan kulak önü bölgesine doku transferi yapılabilir.
Ameliyat sonrası yüz felci riski var mıdır?
Kulak önü tükürük (parotis) bezi tümörlerinin cerrahi tedavisinde en önemli risk, bu tükürük bezinin içinden geçen yüz sinirinin fonksiyonlarının bozulmasıdır. Yani hastada değişen derecelerde yüz felci gelişimidir. Eğer ameliyat sırasında sinir bütünlüğü bozulmamışsa, bu yüz felçlerinin hemen tamamı geçici olur ve aylar içinde düzelir (en geç 6-9 ay gibi). Kalıcı yüz felci ihtimali oldukça düşüktür. Eğer yüz sinir fonksiyonlarında bir bozulma meydana gelmişse, daha çok alt dudak köşesi hareketlerinin etkilendiği kısmi bir yüz felci şeklindedir (alın bölgesi ve göz kapaklarının etkilenmesi daha az görülür). Çene altı tükürük bezi ameliyatlarında da yine en önemli risk, yüz sinirinin dudak köşesine giden dalında bir fonksiyon bozukluğuna bağlı kısmi yüz felcidir. Tümör boyutları ve etraf dokulara yayılımı arttıkça ameliyatın riskleri de artar.